Yıldızın yörüngesinde 3 tane gezegen bulunuyor. Araştırmacılara göre, keşfedilen gezegenlerin üçü de yaşam için ideal büyüklük ve sıcaklığa sahipler. Hatta öyle ki; Güneş Sistemi dışında yaşam arayışımızın gelmiş geçmiş en önemli adayları olabilirler.
Keşif, Peru'daki Atacama Çölü yakınlarında bulunan La Silla istasyonu, ALMA departmanında görevli astronomlar tarafından, ESO'ya ait TRAPPIST isimli gözlem aracı kullanılarak yapıldı. 2MASS J23062928-0502285 adını verdikleri, aşırı soğuk, kırmızı cüce sınıfındaki yıldızın adını daha sonra TRAPPIST-1 olarak değiştirdiler.
Keşiften sonra, ESO'nun 8 metrelik yakın-kızılötesi çok büyük teleskobu HAWK-I ile yapılan daha güçlü gözlemlerden anlaşılıyor ki TRAPPIST-1'in gezegenleri, neredeyse Dünya büyüklüğünde. Gezegenlerden iki tanesi, kırmızı cüce yıldızın çevresinde 1.5 Dünya gününde 1 tur atıyorlar. Bu, Dünya'mız hariç oldukça az rastlanan bir şey. Diğer gezegen ise daha az stabil. 1 tur atması için Dünya'da 2.4 gün geçmesi gerekiyor. Bu süre, bildiğimiz diğer gezegenlerde 4.5 ile 73 gün arasında değiştiği için sonuç olarak Dünya ile bu kadar benzer bir gün döngüsüne ilk defa rastlıyoruz.
Belçika'daki Liège Astrofizik ve Jeofizik Üniversitesinde ve TRAPPIST ekibinde araştırma görevlisi olan Emmanuël Jehin keşfi şöyle yorumladı;
Bu keşfi gezegenimizin nüfusu açısından bir paradigma kayması ve evrende hayat bulmaya yönelik önemli bir adım olarak görüyorum. Şimdiye kadar aşırı soğuk, kırmızı cüce yıldızların etrafındaki "kızıl dünyalar" kesin biçimde teoride kalıyordu ama şimdi bırakın soluk, kırmızı bir cücenin etrafında dolanan gezegen fikrini, tam 3 gezegenden oluşan eksiksiz bir yıldız sistemini gözlemliyoruz. Emmanuël Jehin
Aşırı soğuk ve cüce yıldız sınıfına giren TRAPPIST-1, bizim Güneş'imize kıyasla önemli oranda soğuk ve rengi kırmızıya daha yakın. Üstelik Jüpiter'den daha büyük değil. Büyük teleskoplar olmadan çok soluk bir görüntüsü alınabiliyor. Gökyüzünde, Kova Takım Yıldızının +65° ile -90° koordinatlarında görünür durumda. Gök bilimcilere göre böyle cüce yıldızlar Samanyolu Galaksisi'nde oldukça bol biçimde bulunuyor ve ömürleri son derece uzun. Ancak daha önce hiç yörüngesinde gezegen bulunan bir kırmızı cüceye rastlamamıştık.
Bu dünyaların ebatları ve sıcaklıkları Venüs ve Dünya ile benzer olsa da iki tanesi yıldızlarına çok yakın. Yaşanabilir Bölge * olarak adlandırılan sınırdan daha yakınlar. Ancak yıldız, bizim Güneş'imizden çok daha sönük olduğu için, araştırmacılar bu iki iç gezegenin yüzeyinde yaşam bulunan veya yaşama çok uygun yerler olabileceğini düşünüyorlar. Dışta kalan 2 gezegenin Dünya'dan 2 kat, en içte kalan gezegenin de 4 kat daha fazla radyasyon aldığı düşünülüyor.
3'üncü ve en dışta bulunan gezegenin yörüngesinin hala düzensiz olduğu anlaşılıyor. Ancak ekip, bu gezegenin en uzak noktasının Dünya'dan daha az ışın altında kaldığını düşünüyor. Ama bu durum, gezegenin yaşanabilir olmadığı anlamına gelmiyor.
Dünya, Güneş'e bu gezegenler gibi yakın olsaydı, günler şimdi olduğundan 20 ile 100 kat daha kısa sürerdi. Bu yıldız sistemi, daha çok Jüpiter ve onun etrafında dönen uyduların oluşturduğu sisteme benziyor. Michaël Gillon
Bundan sonraki çalışmalarda yeni keşfedilen bu gezegenlerin atmosferleri incelenecek ve yaşamsal belirtiler aranacak. Yıldızdan gelen ışık, atmosferden geçerken, içinden geçtiği gazların kimyasal yapıları hakkında bilgi verecek ve bu da gezegenle ilgili birçok bilginin elde edilmesini sağlayacak. Kırmızı cüceler diğer normal yıldızlar gibi parlak bir ışık kaynağı değiller. Böylece mevcut gazların kimyasal bileşimlerinin araştırılması için çok daha fazla şans elde edilecek.
Araştırmanın MIT'deki ayağını yürüten Julien de Wit;
ESO'ya ait E-ELT ve NASA/ESA/CSA ortak yapımı ve 2018'de çalışmaya başlayacak James Webb Uzay Teleskobu da dahil şuan yapım aşamasında olan birçok dev teleskop sayesinde bu gezegenlerin atmosfer bileşiminde su arayacağız. Bu da bize atmosfer altındaki biyolojik aktiviteler hakkında bilgi verecek. Bu, evrende hayat arama serüvenimizin en büyük adımlarından biri olabilir. Julien de Wit
TRAPPIST ekibi, bu keşfin yeni araştırmalarda yepyeni ufuklar açacağını düşünüyor çünkü eskiden aşırı soğuk cüce yıldızların yaşamı destekleyecek kadar enerjisi olmadıkları düşünülüyordu. Ancak bu yeni keşif gösterdi ki aşırı soğuk cüce yıldızlar, gezegenlerine Güneş Sistemi'nde olduğundan daha yakın olabiliyormuş. Bu da gezegenlerin yaşamı destekleyecek sıcaklığa ulaşabileceği anlamına geliyor. Bundan sonraki Dünya benzeri, yaşanabilir gezegen arayışında cüce yıldızların da muhtemel adaylar arasına girebileceği kanıtlanmış oldu.
Ekipteki bilim adamlarından Gillon "Neden böyle cüce ve soğuk, yaşam desteklemesi zor yıldızların etrafında Dünya benzeri, yaşam barındıran gezegen arıyoruz?" diye sordu ve devam etti;
Sebebi basit: şuan elimizde bulunan teknoloji ile böyle soğuk ve ufak yıldızları çok daha iyi gözlemleyebiliyoruz. Evrende başka yaşamlar bulmak istiyorsak önce buralara bakarak başlamamız gerekiyor.
Ekibin keşfine dair rapor Avrupa Güney Gözlemevi web sitesinde yayınlandı, buradan indirip inceleyebilirsiniz.
Kaynak: Gizmag.